Sudan Bulaşan Hastalıklar !

Sizlere su hakkında bilgiler vermek, sağlıklı su içmenin ne kadar önemli olduğunu vurgulamak için aşağıdaki makaleleri hazırladık.



Su Arıtma Sistemlerinde Kalite ve Güven

Ağız Sağlığı ve Su 

Su tüketimi yetersizliği, tükürük bezlerinin fonksiyonlarını bozmaktadır. Özellikle yaşlı bireylerde iştahı etkilediğinden, bu konu daha da önem taşımaktadır. Besin tüketimi zorlaşmakta ve beslenmeye bağlı sorunlar ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır. Tükürük salgısının azalması, diş sağlığını da olumsuz etkilemektedir. 

Amebiazis

Entamoeba hystolytica adlı parazitin neden olduğu bir hastalıktır. Gelişmekte olan ülkelerde sıklıkla görülür. Su ve besinlerle bulaşır. Belirtiler parazit alındıktan sonra 1-4 hafta içinde ortaya çıkar. Mide ağrısı ve krampları, kanlı dışkı, ateş ile kendini gösterir. Nadiren de olsa karaciğere yayılabilir. Su güvenliğinin olmadığı yörelerde suyun kaynatılarak içilmesi, güvenli şişe suyu veya arıtma suyu  tüketilmesi ya da gazlı içecekler alınması önleyici olması bakımından gereklidir. Bulaşma bardak vs ile de olabileceğinden bu ürünlerin kendi ambalajında tüketilmesi yararlı olacaktır. Kişisel hijyen kurallarına uyulması ve besinler için de aynı özenin gösterilmesi şarttır. 

Anemi/Kansızlık 

Tüm dünyada yaygın olarak görülen aneminin ana nedeni demir eksikliğidir. Demir eksikliği dünyada en yaygın olarak görülen beslenme eksikliği problemidir. Demirin eksik alınmasının yanında su kaynaklarının güvenli olmayışı nedeniyle ortaya çıkan enfeksiyon hastalıkları aneminin en önemli nedenini oluşturur. Anemiye neden olan enfeksiyon hastalıkları sıtma ve parazitlerdir. Anemide kırmızı kan hücreleri akciğerlerle alınan oksijeni vücut dokularına yeterince taşıyamaz. Buna bağlı olarak fiziksel ve zihinsel performans düşer. Anemiye en hassas gruplar bebekler, büyüme çağındaki çocuklar ve gençler, gebe kadınlar ve doğurganlık dönemi kadınlardır. Anemi hafif düzeydeyken belirtileri hissedilmeyebilir. Kansızlık ilerlediğinde halsizlik, yorgunluk, uyku hali, deri renginde, dudaklarda, tırnaklarda solukluk ile kendini gösterir. Aneminin iki ana nedeni beslenme eksikliği ve enfeksiyonlardır. Enfeksiyon hastalıkları dünyada 300 ila beş yüz milyon insanı etkilemektedir. 44 milyon hamile kadın ve 20 milyon insan kancalı kurt, şistomiyazis enfeksiyonu taşımaktadır. Anemi aşırı kan kaybına da bağlı olabilir. Örneğin mide bağırsak enfeksiyonları sırasında kan kaybı ortaya çıkar. Aneminin suyla ilişkili en önemli nedenleri malnütrisyon ve sudan bulaşan enfeksiyonlardır.
Gebe kadın anemik ise bebeğin gelişimi bozulabilir. Zihinsel gelişimi gecikebilir. Anemi enfeksiyon hastalıklarına direnci düşürür. 

Ateşli Hastalıklar ve Su 

İnsan, vücut sıcaklığını 37 C koruyacak pek çok mekanizmaya sahiptir. Ancak ateşli hastalıklarda bu denge bozulur ve sıcaklık yükselir. 40 C’ın üzerine çıkarsa enzimler tahrip olur, ölüm ortaya çıkabilir. 38 C’ın üzerindeki her 1 C derecelik artış için en az 1-2 bardak daha fazla su içilmelidir. Çünkü vücuttan buharlaşma ile su kaybı artmıştır. Suyun bolca içilmesi ateşin düşürülmesine ve böbreklerden atık maddelerin rahatça atılmasına yardım eder. Bu nedenle ateşli hastalıklarda sık aralıklarla ve sulu yiyecekler yenilmelidir. Su, komposto suları, çorba, meyve suları su ihtiyacının karşılanmasına yardımcı olurlar. Çocuklar ateşin yan etkilerine daha hassastırlar. Ateşli çocuklarda dehidrasyonun kolayca oluşacağı unutulmamalıdır. 

Bağışıklık Sistemi ve Su

Bağışıklık sistemi beslenme (yetersiz kalori ve karbonhidrat alımı, vitamin ve minerallerin eksikliği veya fazlalığı), uykusuzluk, şiddetli stres, aşırı egzersizden olumsuz etkilenir. Sıvı tüketiminin yetersiz olması ani su kayıplarının yerine konmaması da bu değişiklikleri uyaran en önemli faktörlerden birisidir. Bu durumda kanda stres hormonları artar, solunum sisteminde özellikle burun ve tükürük salgılarında koruyucu hücre sayılarının ve mikroorganizmaları öldürücü özelliklerinin önemli düzeyde azaldığı gözlenmiştir. 
Böbrek Taşları ve Su

Günümüzde toplumun yüzde 12 ila 15’inde böbrek taşı şikayetleriyle karşılaşılmaktadır. Böbrek taşı oluşumunu etkileyebilecek risk faktörleri, yaş, cinsiyet kalıtımsal özellikler, iş koşulları, coğrafi koşullar ve beslenme şeklidir. Beslenme şekli içinde en etkili faktör sıvı alımının yetersizliğidir. Sıvı alımı yetersiz olduğunda idrar miktarı azalır. İdrar miktarı düşük olan toplumlarda böbrek şikayetleri daha çok görülmektedir. Çünkü yetersiz sıvı alındığında taş yapan maddelerin idrardaki yoğunluğu artmaktadır. Günde 1 litreden daha az idrar yapan kişiler taş riskinin arttığını bilmelidirler. Eğer sıvı tüketimi artırılarak idrar miktarı günde 2.5 litreye kadar çıkarılabilirse böbrek taşı şikayeti olan kişilerde ilaç kullanmaksızın ve diyetlerinde başka bir değişiklik yapmaksızın yeniden taş oluşumu önlenebilmektedir. Hipokrat, idrar yolunda taş şikayetlerinin azaltılması için hastalarına bol miktarda su içmelerini önermiştir. Taş riski taşıyan kişiler her öğün, öğün araları ve yatmadan önce en azından birer bardak su içmelidirler. İçilen toplam su miktarı kadar, su tüketiminin tüm güne yayılmasının da önemli olduğu unutulmamalıdır. Taş şikayeti olan kişiler sıcak havalarda ve yoğun egzersiz yaptıktan sonra sıvı ve su tüketimini daha da artırmalıdırlar. 

Giardiyazis

Giardia lamblia adlı bir parazit nedeniyle ortaya çıkan sindirim sistemi enfeksiyonu hastalığıdır. Sık karşılaşılır. Özellikle su temizliğinin yeterli olmadığı yörelerde önemli bir problemdir. Bu parazit ince bağırsaklarda çoğalır ve bağırsak hareketleriyle dışarıya atılır. Bu nedenle insan dışkısı bulaşmış sağlıksız sular ve tuvaletten sonra el yıkamama, hastalığın en önemli bulaşma yollarıdır. Parazit vücuda girdikten 7-10 gün içersinde (bu süre bazen 4 haftaya uzar) hastalık ortaya çıkar. Belirtileri ishal, yağlı dışkı, karında kramplar, şişkinlik hissi, gaz, halsizlik ve kilo kaybıdır. Bazı insanlar bu paraziti taşımalarına rağmen hastalık belirtisi göstermeyebilir, ancak dışkılarıyla hala başka insanlara bu hastalığı bulaştırmaya devam ederler. Bu hastalığı önlemenin en iyi yolu kişisel temizliğe dikkat etmek ve güvenli içme sularını seçmektir. Klorlamanın zaman zaman etkisiz kalabileceği, karbon filtrelerin yapıdan uzaklaştıramadığı giardiyazis’i sudan ayrıştıran en önemli yöntem ters ozmozdur. Güvenli içme suyu bulunmadığında, su kaynatılarak içilmelidir. Bağışıklık sistemi bozulmuş olan hastalarda bu parazit önemli bir sağlık sorunu yaratır. 
Giardiyazis, Amerika’da son 15 yılda en sık görülen su kaynaklı hastalıktır. Bu parazitle bulaşmış olan sular hastalık için iyi bir kaynaktır.
Sürekli yolculuk edenler, yuva ve kreşlerde bakılan çocuklar, dağcılar bu enfeksiyonla sık karşılaşabilirler. Bu nedenle her zaman ters ozmoz gibi bu paraziti ayrıştıran bir yöntemle filtrasyon sürecinden geçirilmiş güvenli sular tercih edilmelidir. 

İnfeksiyoz Hepatit (Sarılık)

Hepatit, karaciğerin enfeksiyona neden olan veya enfeksiyon etmeni olmayan nedenlerle iltihaplanmasıdır. Suyla geçerek hepatite neden olan iki virüs vardır. Bunlar, Hepatit A ve Hepatit E’dir. Hastalık ateş, halsizlik, iştah kaybı, bulantı, karında rahatsızlık hissi ile başlar, birkaç gün içinde sarılık ortaya çıkar. Bir iki haftadan, çok şiddetli durumlarda birkaç aya kadar devam edebilir. Suyun güvenli olmadığı yörelerde önemli bir sağlık problemi olarak ortaya çıkar. Hepatitten korunmada su güvenliği büyük önem taşır.

İshal

Tüm dünyada ölümlerin yüzde 4’ü ishalden kaynaklanır. Her yıl 2.2 milyon kişi ishalden ölmektedir. Gelişmekte olan ülkelerde bu rakamın çoğunluğunu çocuklar oluşturmaktadır. Sulu ve sık sık dışkılamayla kendini gösteren ishal sindirim sisteminde bir enfeksiyon neticesinde ortaya çıkar. Enfeksiyonun tipine bağlı olarak dışkı çok sulu ya da kanlı olabilir. Bakteri, virüs ve parazitlerle bulaşmış su ishalin en önemli nedenidir. İshal, güvenli içme ve kullanma suyunun kısıtlı olduğu ya da temizleme sistemlerinin yetersiz olduğu yörelerde ya da kişisel hijyene dikkat edilmediğinde çok daha sık görülür. İnsan dışkılarıyla kirlenmiş olan sularla bulaşabildiği gibi hayvan dışkılarıyla da bulaşabilir. Kirli sularla sulanmış sebze ve meyveler, ishal etmeni olan mikroorganizmalar bulaştırabilirler. Su temizliği ishalden korunmada en önemli etmendir.

Kanser ve Su

Toplumda tüketilen sıvı miktarı ile kanser görülme sıklığı arasında doğrudan bir bağlantı olduğu çeşitli çalışmalarda gösterilmiştir. İsrail’de yapılan bir çalışmada mesane, prostat, böbrek ve testis kanserli hastalar, sağlıklı kontrol bireyleriyle karşılaştırıldığında çok daha az sıvı tükettikleri bulunmuştur. Hawaii’de yapılan bir çalışmada mesane, böbrek ve idrar yolu kanser riskinin sıvı alımı özellikle de su tüketimi ile ters ilişki gösterdiği bulunmuştur. Kadınlarda su tüketimi arttıkça kolon kanseri görülme riski azalmaktadır. Günde 5 bardaktan daha fazla su içen kadınlarda 2 ve daha az su içen kadınlara göre kolon kanseri riskinin yüzde 45 daha düşük olduğu görülmüştür. Suyun göğüs kanseri riski ile de önemli bir ilişkisi bulunmuştur. Su içme alışkanlığı olan kadınlarda göğüs kanseri riskinin daha düşük olduğu belirlenmiştir. Sıvı tüketiminin yetersiz oluşu, hücre içindeki suyun azalmasına yol açtığından kanser etkisi yapabilecek maddelerin hücrelerden uzaklaştırılmasının zorlaşacağına dikkat çekilmektedir. 

Kolera

Bağırsaklarda görülen akut bir enfeksiyon hastalığıdır. Vibrio cholerae adlı bir bakterinin yol açtığı bu hastalık ağrısız sulu bir ishal, bulantı ve kusmayla başlar. Beslenme bozukluğu olan kişilerde belirtiler çok daha ağır seyreder. Hızla dehidrasyon ve tedavi edilmezse yüzde 50 oranında ölüm görülür. Hızla ve yeterli bir tedavi ölüm oranını yüzde 1’in altına düşürür. 2000 yılında 140 bin kolera vakasının 5 bini ölümle sonuçlanmıştır. İçme suyunun güvenli olması korunmak için en temel faktördür. Bunun dışında kişisel temizlik ve güvenli besin kaynakları önem kazanır. Tedavide kaybedilen su ve tuz, yerine konulmalıdır. Koleralı hastalar 3-6 gün içinde iyileşirler. Kolera özellikle yolculuk yapanlarda sağlık sorunu oluşturabilir, kaynatma, klorlama ve iyot eklenmesi suyu kolera açısından güvenli kılar. 

Kriptosporidiozis

Cryptosporidium parvum adlı parazit ile oluşur. En önemli belirtisi sulu ishaldir. Karında kramp, bulantı, hafif ateş, su eksikliği ve ağırlık kaybı oluşur. Belirtiler parazit alındıktan 2-10 gün sonra ortaya çıkar. Bağışıklık sistemi normal olan kişilerde hastalık birkaç gün nadiren bir-iki hafta sürer. Ancak parazit dışkıda daha uzun süre görülmeye devam eder. Bazen belirtiler tekrar edebilir. Çocuk ve yaşlılarda uzun süreli ishal ve dehidrasyon tehlikeli olabilir. Bağışıklık sistemi zayıflamış hastalarda; örneğin, HIV +, kemoterapi alan kanser hastaları, organ nakli yapılmış hastalar ve bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaç kullananlarda son derece ciddi ve uzun süre devam eder. İshal varsa bol bol sıvı tüketilmelidir. Parazit genelde yüzey sularında ya da bunlarla karışmış diğer sularda bulunur. Bu nedenle daha çok bulaşma yolu çeşme sularıdır. Multi-bariyer uygulamalar suları bu parazitten arındırmada önem taşır. Klorlamaya dirençlidir. Yeterli dozda kullanılırsa ozon da bu paraziti öldürür. Ters ozmoz filtrasyon yönteminin bu parazitin oksitlerini ayırıcı etkisi vardır. 

Malnütrisyon /Beslenme Bozukluğu

Özellikle gelişmekte olan ülkelerde önemli bir sağlık problemidir. Yeterli besin bulamama, yanlış besin seçimi vücudun enfeksiyon durumunda besin ögelerinin yeterli emilememesi ve vücutta kullanılamaması malnütrisyona neden olur. Malnütrisyon hastalanma ve erken ölüm riskini artırır. Gelişmekte olan ülkelerde 5 yaş altı çocukların yaklaşık yarısının ölümünde rol oynar. Beslenme durumu bozulmuş olan kişilerin enfeksiyon hastalıklarıyla karşı karşıya kalmasının en önemli nedenlerinden biri sağlıksız içme sularıdır. Malnütrisyon durumunda aşırı zayıflık, kas ve organ dokularında ileri derecede kayıp söz konusudur. İshalden şikayet edenlerde besin kaynakları yeterli sağlansa dahi bu besinler yeterince kana karışamadığından sekonder beslenme bozukluğu ortaya çıkar. Bunun sonucunda ortaya çıkan malnütrisyon bağışıklık sistemini zayıflattığından diğer enfeksiyon hastalığının şiddeti artar ve diğer enfeksiyon etmenlerinin vücuda yerleşmesi kolaylaşır. Savaşlar ve doğal afetler alt yapı sistemlerini bozduğundan, bu dönemler güvenli suyun daha da önem kazandığı dönemlerdir. Malnütrisyonun önlenmesinde su temizliği ve hijyen çok önemlidir.

Tifo ve Paratifo

Tifo ve paratifo, Salmonella typhi ve paratyphi etkisiyle oluşan enfeksiyon hastalıklarıdır. Bu hastalığın bulaşmasındaki en önemli yollardan bir tanesini su oluşturur. Sindirim sistemi ve kan dolaşımındaki bakteri enfeksiyonu tifo ateşine neden olur ve buna bağlı olarak iştahsızlık, baş ağrısı, kabızlık, ishal, göğüs bölgesinde kırmızı renkte lekeler, karaciğer ve dalakta genişleme gözlenir. Ateş 39-40 derece civarındadır. Mikroorganizma vücuda girdikten sonra, 1-3 hafta içinde bu belirtiler ortaya çıkar. Paratifo ateşinde bu belirtiler daha hafif seyreder. Bu hastaların bir bölümü iyileştikten sonra da bakteriyi vücutlarında taşımaya devam ederler. Tifo ve paratifo ateşi geri kalmış ülkelerde içme sularının güveni olmaması nedeniyle daha yaygın olarak görülür. Dünyada yılda 17 milyon tifo vakası görüldüğü rapor edilmektedir. Bu hastalıkları önlemek için kişisel hijyen kurallarına uyulması ve besinlerin temizliğine özen gösterilmesi ve en önemlisi güvenli su alımına dikkat edilmesi gerekiyor. 

Sudan gelebilecek zararlı öğelerin çocuğun sağlığına etkileri şu şekilde sıralanabilir: 

Nitrit: 6 ayın altındaki bebeklerde mavi bebek sendromuna yol açar. Bebeğin renginde morarma ve kısa kısa nefes alma durumu ile ortaya çıkar. 
Kursun: Fiziksel ve zihinsel gelişmede gecikme. Sinir sisteminde, böbreklerde, üreme sisteminde hasar. 
Mikroorganizmalar: Sindirim sistemi problemleri (ishal, kusma). 
Dezenfektan artıkları (klor gibi): Gelişmeyi olumsuz etkileyebilir.

SUDAKİ HANGİ MADDELER HANGİ RAHATSIZLIKLARA SEBEP OLUR ? 

Arsenik: Karaciğer ve ciltte kötü huylu tümör oluşumu, kramplar, spazmlar, sinir sistemini etkiler.

Baryum: 
Uzun süreli uyarıcı kas reaksiyonları, sinir blokajı

Benzen: 
Kanser, lösemi, anemi

Kadmiyum: 
Bronşit, anemi, mide rahatsızlıkları

Karbon Tetraklorid:
 Merkezi sinir sistemi baskısı, mide, karaciğer ve böbreklerde hasar, koma ve ölüm

Klordan: 
Karaciğer ve böbrek hasarı

Klorobenzen: 
Solunum sisteminde iritasyon, merkezi sinir sisteminde depresyon

Kloroform: 
Karaciğer, böbrek ve kalp etkileri

Kromyum: 
Böbrek hasarı, kanser

Bakır: 
Mide iritasyonu,bulantı,kusma, çocuk ve bebek ölümü, Wilson hastalığı

Dikloroetilen:
 Mide bulantısı ve baş dönmesi

Etilendibromid: 
Doğurganlığın azalması

Florit: 
Yüksek dozlarda iskelet sistemi hasarı

Heptaklor: 
Tümör oluşumu

Kurşun: 
Sinir sisteminde, böbreklerde, üreme sisteminde hasar. 

Lindan: 
Kronik karaciğer hasarı, anemi, lösemi

Merkür: 
Böbrek yetmezliği, ölüm

Metilen Klorid: 
Zehirli

Nikel: 
Hiperglisemin, mide ve sinir sistemi rahatsızlıkları

Pentaklorofenol: 
İştah kaybı, solunum yetmezliği, uyuşma, koma ve ölüm

PCB: 
Cilt ve karaciğer hasarı, mide bulantısı, kilo kaybı, koma, ölüm

Selenyum: 
Kanserojen, mukusta tahribat

Sülfat: 
Laksatif etki

Tetrakloroetilen: 
Merkezi sinir sistemi etkisi, uyuşma, ölüm

Toluen: 
Uyuşturucu etki, gözlerde ve solunumda iritasyon

Toksafen: 
Akciğer hasarı

Trikloroetan: 
Uyuşturucu etki, merkezi sinir sisteminde depresyon, bilinç kaybı, ölüm

Trikloroetilen: 
Merkezi sinir sisteminde depresyon, koordinasyon kaybı, bilinç kaybı

Trihalometan: 
Kas ve sinir sisteminde etki, bilinç kaybı

Vinilklorid: 
Merkezi sinir sisteminde depresyon, görme ve işitme kaybı, ölüm

Ksilen:
 Mukoz yapı iritasyonu, akciğer tıkanması, böbrek yetmezliği

Çinko: 
Kas sertliği ve acı, iştah kaybı, mide bulantısı



"Sağlıklı Su İçin!"