Yaşam Su İle Başlar, Su İle Devam Eder...

Sizlere su hakkında bilgiler vermek, sağlıklı su içmenin ne kadar önemli olduğunu vurgulamak için aşağıdaki makaleleri hazırladık.



Su Arıtma Sistemlerinde Kalite ve Güven

Su Yaşamdır!

Vücudun suya olan ihtiyacı, besine duyduğu ihtiyaçtan çok daha fazladır. İnsan hiçbir gıda yemeden  8 haftaya kadar yaşayabildiği halde su içmeksizin 1 haftadan daha fazla yaşayamaz. Yüzde 55 ile 75’i sudan oluşan vücudumuzdan günde, terleme, solunum benzeri aktivitelerle 2-3 litre su kaybederiz. Suyun yaşamsal önemini ortaya koyan vücuttaki fonksiyonları şöyle sıralanabilir;

  • Karbonhidrat, protein, vitamin, mineral gibi besin öğelerinin, vücudun en uç noktalarına kadar taşınarak, tüm hücrelerin beslenmesi ve yaşamını sürdürmesine olanak sağlamak.
  • Hücrelerde oluşan artık maddelerin böbreklere taşınıp, vücut dışına atılımına yardımcı olmak,
  • Bağırsaklarda biriken artık maddelerin, vücut dışına atılımına yardımcı olmak,
  • Eklemlerimizi kayganlaştırmak,
  • Gözlere, ağza, burna nemlilik sağlamak,
  • Derinin nemini kontrol etmek.
  • Kanımızın yeterli hacimde olmasını sağlamak,
  • Vücudumuzun ısısını düzenlemek,
  • Soğuk havalarda ısıyı izole etmek,

İlaç kullanıyorsak, ilacın gerekli yerlere taşınmasını sağlamak, ilaçtan oluşan artık maddelerin vücuttan atılımına yardımcı olmak . 


Bebeklerin Ve Çocukların Su İhtiyacı
Anne sütü alan bebeklerde sıcak havalarda, ishal oluştuğunda veya tekrarlayan kusma durumlarında ek olarak su vermek gereklidir. Bebek mamaları kullanılıyorsa bebeğe mutlaka ek su vermek gerekir. Öte yandan annenin mama hazırlarken kullanacağı su miktarına ilişkin uzman önerilerine özen göstermesi büyük önem taşır.

  • Susayan bebekler tıpkı karnı acıkan bebekler gibi tepki verirler. Bu nedenle anneler bazen bebeğin suya ihtiyacı varken, süt veya mama sunarlar. Çocuk verilen besini yiyebilir, ancak susuzluğu daha da artmış olur. Anneleri, ağlama durumlarında bebeğin su ihtiyacının artmış olabileceğini dikkate almalı ve susuzluk hissi dinene kadar su vermeyi sürdürmelidir.
  • Bebeğin böbrekleri idrarı yeterince yoğun hale getiremediği için vücutta oluşan artık maddeleri atmak için daha çok su kullanır. Bu durum bebeğe katı besinler verilmeye başladıktan sonra su eksikliği oluşma riskini daha da artırır. Bebeklere ek besin vermeye başlanıldığında mutlaka su da verilmelidir.

Su yetişkinlerde vücut ağırlığının yüzde 50-60’ını oluşturur. Bu oran normal zamanda doğmuş bebeklerde yüzde 70’e, erken doğmuş bebeklerde yüzde 80’e kadar ulaşır. Yetişkinlere oranla çocuğun vücudundaki fazla su, hücreler arasında ve dolaşım sisteminde bulunur. Su terleme, ishal, kusma ve idrarla çok daha kolay kaybedilir. Kaybedilen suyun yerine konulmaması çocuğun yaşamını tehdit edebilir.

Yaşlılar ve Su

 İnsan yaşam evreleri arasında en az suyu, yaşlılık döneminde içer. Çünkü, insan beyninin yaşlandıkça, susuzluk sinyallerini gönderme oranı azalır, hatta tümüyle körelir ve yaşlı kişilerin aklına su içmek gelmediği için su içmezler. Yutma yetenekleri bozulduğundan yeterli sıvı alamazlar. Hareket güçlüğü, idrar yapmada zorluklar yaşlıları, “daha az tuvalete gitmek için daha az sıvı almaya” yöneltir.
Oysa yaşlılık döneminde suyun yaşamsal önemi büyüktür:

  • Yaşlılık döneminde ilaç kullanımı artar ve ilaçların büyük bölümünde vücuttan su çıkışını artırıcı yan etkiler vardır.
  • Yaşlı kişiler, daha az hareket ettikleri, vücut kompozisyonları değişip metabolizmaları yavaşladığı için daha az kaloriye ihtiyaç duyarlar.
  • Yaşın ilerlemesiyle birlikte böbreklerin idrarı konsantre etme yeteneği azalır ve sıvı kaybı daha da artar.
  • Vücutta su dengesinin korunmasına yardımcı olan hormonların yapımı azalır veya böbreğin bu hormonlara cevabı bozulur.

Yaşlılar basit bir nedenden, su içmemekten dolayı hastaneye yatacak duruma bile gelebilirler. Vücudun ihtiyaç duyduğu oranda sıvı alınmaması halinde ortaya şu sonuçlar çıkabilir;

    • Ölüm
    • Sindirim sistemi bozuklukları ve bağırsaklarda sıkışma,
    • Zihinsel performansta bozulma,
    • Baş ağrısı
    • Deride kuruma,
    • Beden hareketlerinde azalma ve bozulma
    • Uyku sonrası sersemlik hali.
    • Sporcuların Su İhtiyacı

     Kasların %70’i sudur. Hareket için gerekli olan enerjinin oluşumu, suyun bu denli yoğun olduğu bir ortamda gerçekleşir. Su eksikliğinde kaslar tam verimle çalışamazlar.

    Egzersiz ve yoğun antrenmanlar öncesi, sırası ve sonrasında, sporcular susamayı beklemeden uzmanlarca önerilen miktarda su/sıvı içmelidir. Hareket kaslarda ısıyı artırır. Bu esnada vücudu soğutmanın en etkin yolu terlemedir. Ancak terle birlikte vücuttan önemli miktarda su kaybı olur ve su eksikliği oluşur. Su kaybı saatte 1-3 litreye ulaşabilir. Bu kayıp acilen yerine konmalıdır. Aksi takdirde terleme zorlaşır, kişi güçten düşer ve egzersize devam etmek istemez. 
    Su eksikliği vücuttan ısının uzaklaştırılamamasına bağlı olarak sıcak bitkinliği ve sıcak çarpması belirtileriyle giderek şiddetlenir. Sıcak bitkinliğinde baş dönmesi, sersemlik, bulantı, baş ağrısı hissedilirken, sıcak çarpmasında vücut sıcaklığı artar, deride kuruma ve bilinç kaybı ortaya çıkar.

    Bunu önlemenin en önemli yolu sporcuların yarışma öncesi, yarışma süresince ve sonrasında sıvı tüketmeleridir. 
    Sporcuların antrenman veya maç sonrasında idrarları açık sarı renkteyse sıvı düzeyleri yeterlidir. Ancak koyu renkte ve az miktardaysa sıvı düzeyleri azalmıştır. Bunun bir diğer kontrol yöntemi antrenman (maç) öncesi ve sonrasında vücut ağırlığının tartılmasıdır. Antrenman öncesiyle sonrası arasında oluşan kilo kaybının en az aynı miktarda sıvı tüketerek yerine konulması performans açısından son derece önemlidir.

    Yolculuk Ve Su

    Uçak yolculuğu, dağ tırmanışları gibi yüksek rakımlara çıkıldıkça, vücudun su kayıp oranı artar. Ayrıca uçakta fark edilmese de ortamın nemi de düşüktür. Yolculukta vücudun kaybettiği suyu hızla geri kazanabilmek için, su veya limonla tatlandırılmış sıcak su içmek gerekir.



 

 

 




"Sağlıklı Su İçin!"